30 Eylül 2009 Çarşamba

Dört Mevsim Yaz Aşkım


Bazı aşklar yazın başlar ama yazın bitmez. Adı yaz aşkı olsa da ömür boyu sürer. İşte bu aşklar hiç bitmeyenlerden.

"Her zaman mutlu olabilmeyi başarıyoruz"
SG (22) Öğrenci & UA (22), Öğrenci

Yaz sıcaklarının hissedildiği bir günde UA, liseden bir arkadaşıyla Ortaköy'de bir kafede oturuyor. Tesadüfen UA'nın arkadaşının sevgilisi ve SG de yanlarına geliyor. "SG çok hoş görünüyordu. Çok arkadaş canlısı, çok sempatikti. Ondan etkilenmemek mümkün değildi" diyor UA. SG'e arkadaşı daha önce UA'dan bahsetmiş "Çok komik, çok konuşkan ve çok şanslı. Hatta arkadaşları arasında tavla tanrısının hiç yalnız bırakmadığı kul olarak görülüyor. Biliyorum, sen bıyıklı erkekleri sevmezsin ama inanamazsın bıyık bile yakışmış" diyor. Arkadaşından duyduğu pozitif sözler üzerine ona daha cana yakın davranan SG, UA'la tavla oynamaya başlıyor.

Aslında SG ilk tanıştığı insanların yanında kendisini genellikle yabancı hisseder ve samimi davranamazmış. "O gün UA'yı daha önce tanıyormuşçasına rahat davrandım" diyor. SG o gün tavlada kaybedince UA "Boş ver, sen kazanabilirdin. Ben sadece çok şanslıydım" deyince, SG'in kalbini kazanıyor işte. Ertesi gün SG ve UA arkadaşlarıyla birlikte yeniden bir araya gelmiş. SG'in anne ve babası tesadüfen Ortaköy'de olunca, SG'in yanına gelmişler. SG "Hadi UA babamla tavla oynasana" deyince, UA'un arkadaşları babasına "Tavlayı alırız, kızı da alır gideriz" diyerek şaka yapmışlar. Arkadaşlarının desteğini arkasına aldığı halde UA, o gün Sinem'in babasına yenilmiş. Uğur "Tavlada kaybettim ama bir kalp kazandım" diyor.

Eve gittiklerinde SG'in babası "UA'la ne iş? Hoşlanıyor musunuz birbirinizden?" diye sormuş. SG hemen atlayıp "Hadi ya, sence o da benden hoşlanıyor mu?" deyince, istemeden olayın boyutu ortaya çıkıyor. Birkaç gün sonra Sinem'in yakın arkadaşı, Uğur'a tavlada yenilince kendi evinde elleriyle rakı sofrası hazırlamak zorunda kalmış. Hatta Sinem iddia masası için birkaç meze bile hazırlamış. O gece SG ve UA'un arasında keyifli bir sohbet başlamış, kız arkadaşıyla problem yaşayan SG, UA'a içini dökmüş. İki gün sonra SG ve UA sevgili olmuşlar.

SG "Düşünce yapılarımızın aynı olması beni UA'a yakınlaştırdı. O gece yeri geldiğinde bir sorunumla ilgili ona danışabileceğimi bana hissettirdi. Tabii zaman içinde bu hislerimin doğru olduğunu görebilmem, bizi daha da yakınlaştırdı. Ama artık sevgimizin ve kurduğumuz hayallerin bizi birbirimize yakınlaştırdığını düşünüyorum" diyor. UA ise "SG'le her zaman mutluyum, mutlu olmam için ekstra bir şey yapmama gerek kalmıyor. Onunla sahil kenarında yürümek, nargile içmek ve bir şeyler konuşmak her zaman çok keyifli oluyor. Her zaman yapamasak da birlikte tatile çıkmayı çok seviyoruz" diyor. Evlendikten sonra hayatlarının değişeceğini düşünmeyen çift, Venedik'te evlenmeyi düşünüyor.



--- Bu yazının sitemizde yayınlanması sonrası, UA bize google talk yoluyla ulaştı, yazıdan sonra insan içine çıkamadığını, isminin baş harfleriyle değiştirilmesi talebinde bulundu. Bizde kabul ettik. Baş harflerle yayınladık, tavlada yenilen ama bir dost kazanan UA'nın hatrına. ---



Bu yazıyı bizden yıllarca saklayan çok değerli arkadaşımızın kulaklarını çınlatırken, yazının fotoğraflarını bulabilmeyi umut ediyoruz.

23 Eylül 2009 Çarşamba

Son zamanlarda o kadar şey birikti ki, kısa kısa hepsine değinmeye karar verdim.

Denenmekte olan yeni hakem sistemi:

Galatasaray'ın uefa kupası maçında ilk defa izlediğim bu sistemi çok başarılı buldum. özellikle maç sırasında 2-3 tane penaltı bekleyen oyuncu vardı, hakemler ise gönül rahatlığıyla devam ettirdi. Hakemin arkadan görebileceği pozisyonlarda önden 2 adet göz çok faydalı olacaktır, futbolu daha da ileriye taşıyacaktır bu uygulama. Ancak tabiki Türkiye'de yardımcı orta ve yeni yardımcı hakem, tahminen 3 maymunu oynama konusunda tereddüt etmeyeceklerdir.

Büyüklerin Transferleri:

Seneye üç büyük takımda milyon eurolar saçarak girdi. Beşiktaş ve Fenerbahçe harcadıkları paralarla çok daha iyi oyuncular alması gerekirken, Galatasaray ise verdiği paraya alabileceği oyuncuların fazlasını aldı, kıskandırdı.

Kaypak Medya:

Perşembe sabahı Twente'ye 5 atması garanti olan, Uefa finalinde Galatasaray ile eşleşmemesi mucize olacak olan Fenerbahçe, akşam Twente'ye yenilince, skor yazarları koştur koştur canlı yayınlara fırladılar. Fenerbahçe bir anda ligimizin takımı ilan edildi, yeni transferler ve Daum eleştirildi, yerden yere vuruldu. 2-3 hafta sonra Fenerbahçe Sheriff'i 7-0 yendiğinde Daum'u tekrar dahi ilan etmeyeceklerini, Christian'ın Aurelio'dan daha iyi bir oyuncu olduğunu, Fenerbahçe'nin kupanın en büyük favorisi olduğunu söylemeyeceklerini düşünen kalmış mıdır acaba?

Spikerin Taraf Tutmasının Cılkının Çıkması:

Beşiktaş - Manchester United maçında spiker, "şaşırdılar, ne yapacaklarını bilemiyorlar, Beşiktaş bitirdi Manchester'ı" gibi cümleler kurmaktan alıkoyamadı kendini, halbüki bizde aynı maçı izliyorduk. Galatasaray - Panathinaikos maçında Elano'nun dandirik frikiği birinin ayağına çarpıp içeriye girince spiker; "Elano'ya sadece 2 kişiyle baraj kurmanın yetmeyeceğini bilmeleri gerekirdi" buyurdu, ve malesef söylediği en salak şey bu değildi. Bu durum Milli takımın basketbol maçlarıyla beraber iyice sinir bozucu bir hâl aldı. Adamlar bütün maç boyunca, Türkiye lehine verilmeyen veya rakip takım lehine verilen her karara itiraz ettiler. Kayıp düşen oyuncumuza "Faul olması lazım" rakip oyuncunun yüzüne tokat atıp faul olan oyuncumuza "Çok ağır bir karar" deyicek kadar şuursuz adamlar, bütün maç zevkinin içine etmeyi başardılar.

İddaa'da Oranların Gelişimi:

Kaz Türk halkının karşısına çıkan iddaa'da Alt-Üst oranlarının son 1 yılda gelişimine bakalım.: 1.70-1.70 olarak başladı ilk olarak bu oranlar. 2 tarafa eşit bahis yapıldığında ve tek maç oynandığında, (buna müsade edilmiyor, zorla kombo yaptırılıp bu oran daha da düşürülüyor) %15 iddaa'nın kârı idi. Sonra bir bahar günü, insafa gelip bu kadarda olmaz çocuklar denilerek 1.75'e 1.75'e getirildi oran. Yani iddaa'nın kârı %12.5'a indi ve biz mutluyduk bundan, 0.05 çok önemli birşeydi bizim için, gelecek için bir umuttu, yavaş yavaş toparlanacaktı iddaa, daha mantıklı bir oyun olacaktı. Tabiki bu sadece 1-2 hafta sürdü. Haftada 10 milyar dolar yerine 9.89 milyar dolar kazanmaya başlayan iddaa önce 1.75'e 1.70'e, ardından 1.70'e 1.70'e ve de en son olarak bu sene 1.70'e 1.65'e düşürdü. Avrupada en dandik yerde 1.90'a 1.90 olan oranın Türkiye'deki yansıması bu şekilde. Türk Telekom'a nasıl 14 lira sabit ücret ödüyorsak konuşmasak bile, İddaa'da da normalde kazanabileceğimiz paranın ancak %45'ini kazanmayı hakediyoruz.

9 Eylül 2009 Çarşamba

İstanbul'da Sel

Genel tabloya bakmak gerekirse; İstanbul son 80 yılda aldığı en şiddetli yağışı almış, birçok bölge sular altında kalmış, bu bölgelerden birinde yer alan vodafone altyapısı çökmüş, ikitelli'deki gümrük deposunda milyonlorca dolarlık mal işlevini yitirmiş ve an itibariyle 17 kişi hayatını kaybetmiş bulunmakta. Durum bu, vahim bir tablo, her yerden gelen sel haberlerinin, ölüm haberlerinin ardı arkası kesilmiyor.


Bu sırada konuyla doğrudan alakalı olan, büyüklerimizin açıklamalarını gözden geçirmekte fayda var. Sayın başkabakan en son "Stresten içiliyor olsaydı ben de içerdim hatta her akşam bir iki tek de yuvarlardım" açıklamasında bulunuyor. Millet burda evinde boğuluyor, adam halâ neyin peşinde. Neyse diğer tarafta olayla en doğrudan ilgili olan Kadir Topbaş'ın açıklamalarına takılıyoruz. "Bu tablo İstanbul'lunun tedbirsizliğinin sonucudur." diye buyuruyor sayın Topbaş. Dere yataklarına, havzalara yapılan yerleşimlere, 3-5 çorba parasına göz yuman, buralara tapu, izin-ruhsat veren, sen ve senin gibilerin 15 yıldır yönettiği İstanbul'da sizin suçunuz yokta bu yapıları 3-5 çorba parasına iznini alıp yapan vatandaşın mı suç? Şu durumda haysiyetli herhangi biri istifa etmeyi düşünürken, bizim başkan düşünmeyi bırakmış, sağa sola fırça kaymakla meşgul.

Asıl geçen seçimlerde Kılıçdaroğlu seçimi kazansaydı, bugün "Onlar geldi böyle oldu" açıklamalarını yapmayacaklarını kim düşünebilir ki. Vakit, zaman, sabah, atv, kanal 7, stv ve diğerleri, fütürsuzca saldırmaz mıydı? Şimdi ise vatandaşı suçluyorlardır, Topbaş'ı felaketin büyümesini engellediği için baştacı yapmışlardır kendi örümcek ağlarla dolanmış dünyalarında.

6 Eylül 2009 Pazar

Championship Manager 2010

Efsane Cm serisi Eidos-Sigames ayrılığı sonrası unutulup gitmişti. Eidos'un CM'si rezil 2 oyundan sonra 2009 versiyonunu çıkarma gereği bile duymamış, diğer tarafta Sigames FM serisiyle almış başını gitmişti.

Bunun üzerine Eidos bu sene farklı bir strateji uygulamaya koymuş görünüyor. 11 eylülde çıkacak olan Championship Manager 2010 sitesinde, 2.5 euro + gönlünden kopan miktar (gönlünden miktar kopmasa da oluyor. sadece 2.5 euro verilerek) olarak belirlemiş olduğu fiyatıyla alıcı bekliyor. 10 Eylül'e kadar olan bu kampanya sonrasında devam eder mi bilinmez ama 10'una kadar bu parayı ödeyecek olanlar, Muzaffer abi fiyatıyla Türkçe dil desteğine sahip bir oyuna orjinal kavuşmuş olacaklar.

Oyun'un Teknik Gereksinimleri:

* İşlemci: Intel 3GHz P4 yada Çift Çekirdek Intel / AMD eşdeğeri
* Ram: 1GB
* Ekran Kartı: DirectX 9 uyumlu. 128Mb nVidia FX 5600, ATi Radeon 9800 yada eşdeğeri
* Ses Kartı: DirectX 9.0c uyumlu
* İşletim Sistemi: XP SP2/Vista
* Boş Hard Disk Alanı: 3GB. CM Sezonu "Canlı" için ilave alan gerecektir.