1 Haziran 2009 Pazartesi

ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ


2008-2009 sezonu başlarken, herşey Beşiktaş için güzel başlamıştı. Geçen seneden elinde iyi bir kadro olan Beşiktaş, defansa yaptığı, Zapo-Sivok takviyeleri ve Uğur İnceman-Ekrem Dağ transferleriyle, takımda geniş bir revizyona gitmek yerine, açıkları kapatma yoluna gidiyordu.
Hazırlık maçlarında fırtına gibi esen Beşiktaş lige de fırtına gibi bir başlangıç yapıyor, taraftarına bu sene Ertuğrul Sağlam bize şampiyonluğu getirtecek diye düşünmeye başlatıyordu. Herşey güllük gülistanlık giderken, Uefa elemesi kurası çekildi. Kuraya seri başı katılan Beşiktaş'ın , zor rakiple eşleşmesi olası bile değilken, Can Bartu taş gibi bir takım olan Metalist Kharkiv'i çekiyor ve Ertuğrul Sağlam için çöküş başlıyordu.

Metalist Kharkiv'le ilk maç İstanbul'da oynandı. Ukrayna ekibi Beşiktaş'ı adeta tarumar etti, Beşiktaş şansıyla ve hakemin ofsayttan atılan golü atlaması sayesinde 1-0'la rövanş için avantajlı bir skor elde etti. 2. maç ise her Beşiktaş'lının zihnine kara harflerle yazılıyordu. Ukrayna ekibi maça inanılmaz başlamış, Beşiktaş kalesini abluka altına almıştı. Beşiktaş biraz dengeyi kurmaya başlar gibiyken, Jaja Jackson Coelho orta sahada Cisse'den yediği tekmeye rağmen ayakta kalıyor, sinirleniyor ve Hami Mandıralı'nın bile topu kaleye yetiştirmesi zor olan mesafeden Scud füzesi ayarında bir şut çıkarıyor, milyonlarca Beşiktaşlı'nın ağzını açık bırakıyordu. Sonrasında gerek Zapo'nun sıçması, gerek Gökhan Zan'ın gününde olması, gerekse de takımın geri kalanının pek bir futbol oynamaması sebepleriyle Beşiktaş 4-1'lik bir hezimetle evine dönüyor, avrupa defterini kapatıyordu.

Maçtan sonra teknik direktör Ertuğrul Sağlam "Hayat devam ediyor" açıklamasıyla yönetimin sinirini iyice bozuyor ve Yıldırım Demirören'in Ukrayna'da kalıp Lucescu ile görüşmesinin yolunu açıyordu. Lucescu gelmeyi kabul etmedi, bu haber çokça medyada yer buldu ve en sonunda Ertuğrul Sağlam duygusal bir konuşmayla istifa etti.

Ertuğrul'dan boşalan göreve, Fenerbahçe ve Galatasaray'da çalışırken bile her zaman Beşiktaş'lı olduğunu söyleyen Mustafa Denizli getirildi. Taraftarların büyük bir kısmı Mustafa Denizli'nin getirilmesini tepkiyle karşıladı, ancak herhangi bir protestoda bulunmadılar.

Mustafa Denizli, takıma alışma evresinde, çok basit puanlar dağıttı. Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında sahaya sürdüğü intihar kadrolarıyla, Beşiktaş taraftarını adeta çileden çıkarttı. Galatasaray mağlubiyetiyle birlikte ilk yarı bitmişti. 6. haftada takımı lider teslim alan Denizli, 16. haftada 6.'lığa kadar gerileyen bir takımın başındaydı. İşte o zaman Denizli ile Sağlam arasındaki fark ortaya çıktı. Sağlam olsaydı, önümüzdeki maçlara bakıcaz, hayat devam ediyor, güzel şeyler yapmak istiyoruz gibi bir açıklamada bulunurdu. Ancak Denizli çok iddalı bir çıkış yaptı ve 26. hafta da şampiyonluk yarışında az takım olacak ve bunlardan biri de Beşiktaş olacak dedi. Takımın, yönetimin, taraftarın, medyanın kaynadığı, sıralamada 6.lığa kadar düşünmüşken, Mustafa Denizli bu açıklamayla bütün okları kendine çeviriyor, takımı rahatlatıyor, kredi sağlıyor ve gündem değiştiriyordu. Artık kimse Beşiktaş'ın başarısızlığını konuşmuyor, 26. haftada kim nerede nasıl olur tartışmalarıyla boğuşuyordu. Devre arasında Mustafa Denizli Beşiktaş'a, Beşiktaş'ta Mustafa Denizli'ye ısınmaya başlıyor, Fabian Ernst ve Yusuf Şimşek 2'lisi takıma dahil oluyordu.

Yusuf Şimşek transferi çok tartışıldı, çok ta tepki çekti. Ancak sene sonunda bakıldığında Yusuf'un 6 ayda yaptığı katkıyı Delgado'nun 3 yılda yapamadığı ortadaydı. En sıkışık maçlarda, en kritik anlarda sahne alarak, sayısız maçta Beşiktaş'a hayat veriyordu Kara Şimşek.

Fabian Ernst'i ise anlatmaya kelimeler yetmez. Savunmada her açığı kapatan, tüm maç koşan, zaman zaman attığı derinlemesine paslarla takımı hücuma çıkartan - pozisyona sokan, uzaktan şutlarıyla gol bulan bu deli alman geldiği günden itibaren taraftarın sevgilisi, 2. Giunti'si oluyordu. Tek negatif özelliği isabetli orta yapamaması olan Ernst performansıyla yıllardır varlığı yokluğu belli olmayan Cisse'ye de hayat veriyordu.

Ligin bitimine 6 hafta kalmış ve Beşiktaş 2. sırada Sivasspor'un arkasındaydı. Beşiktaş'ın kalan maçlarının 4'ü deplasmanda diğer 2'si ise evinde olmasına rağmen Derbi maçı olduğundan zorluğu yüksekti. Genel görüş Beşiktaş'ın bu fikstürde şampiyon olamayacağıydı, fakat beşiktaş bu 6 final maçından 15 puan çıkartarak, Sivasspor'un 5 puan üstünde, hakettiği bir şampiyonluğa uzanıyordu.

2. yarı Beşiktaş 18 maçta tam 43 puan toplayarak Şampiyonluğunu ilan ederken 18 maçta sadece 1 kez Fenerbahçe'ye yenilen, 4 maçta berabere kalan, 13 kez de kazanan Beşiktaş, ilk yarıyı 6. bitirip şampiyon olma başarısı gösteren ilk takım oluyor ve taraftarlar Türkiye'yi bayram yerine çeviriyorlardı. Beşiktaş takım kötü giderken hocasının Lider ruhlu olması avantajıyla uzun yıllar sonra tekrar tanışırken, taraftarının da tek arzusu bu başarının seneye de artarak gitmesi ve Avrupa'da da başarılı sonuçlar alınması oluyordu, bir sezon mutlulukla sonlanıyordu.

0 yorum:

Yorum Gönder