13 Temmuz 2009 Pazartesi

Güneşin Oğlu

Geçenlerde izledimiş olduğum, hiçbir mâna veremediğim fragmanın verdiği merak ve yapacak daha iyi bir şeyimin olmaması dolayısıyla Güneşin Oğlunu izlemeye karar verdim. Haluk Bilginer faktörü de bu kararımda etkili oldu. Film "Bu film gerçek bir hikayeden alınmıştır" türevinden bir yazıyla başladı ki, buna sonra değinicem.

Filmin konusu aşağı yukarı şu; 50'li yıllarda olmuş bir güneş tutulması sırasında doğan insanlar ki 8 kişiymiş 6'sı kalmış, bunlar güneşin oğlu oluyorlarmış, veya kızı. Neyse işte bu 6 kişinin sanırım 2006'da gerçekleşen güneş tutulması sonrası ruhları serbest kalıyor ve çevrede ilk ölen kişiye girmeye başlıyor. O ona giriyor, o ordan çıkıyor, kimin eli kimin.. muhabbetine dönüyor film. Tabi bu sırada hiçbir mantığa sığmayan ve 3-5 dakika açıklamaya uğraşarak bir sonuca ulaşamadıkları çıkarımlar bulup onlara göre hareket etmeyi de ihmal etmiyorlar. Ancak genelde çok kurcalamamakta, ciddiye almamakta fayda var. Bu arada hikayenin gerçek bir olaydan nasıl alındığı da meçhul, deliler koğuşundaki Muhittin'in gerçek hikayesi. Neyse gerçek hayattan alınmış filmimizin sonunda da bir ara "çilli bom bom bom" söyleyen firavun mumyasına tanıklık ediyoruz.

Aslında film kendini izlettiriyor, yani genelde Türk filmlerinde olmayan akıcılık mevcut en azından. "Öff lanet film bitsin artık" demiyorsunuz ancak tabi ki hayatınızı sorgulayan 10'larca şey kafanızdan geçiyor. Neden yapıldığı belli olmayan, pek bir anlamı olmayan, lüzumsuz ama akıcı bir film.


Bu da merak eden olursa diye fragmanı:

0 yorum:

Yorum Gönder