31 Temmuz 2009 Cuma

Fenerbahçe - Honved

Uzun bir aradan sonra hem yazılarıma hem de futbola geri dönmek çok sevindirici...

Geçtiğimiz yıl futbol adına hiçbir şey izlemediğimiz Fenerbahçe'de bu sene işler değişecekti. Hasta adam "Aragones"in gönderilmesi, Aziz Yıldırım'ın verdiği 3 yıl şampiyonluk sözünü tutabilecek en iyi 2 adamdan birisi olan Daum'un getirilmesi, takıma gerçek Fenerbahçe sevgisini gösterebilecek, yıllardır Ankaraspor'da tutunmayı başaran Aykut Kocaman'ın gelmesi , takıma ayak bağı olan ve şuan oynadıkları takımlara da baktığımızda aslında Fenerbahçe'de oynamayı hiç haketmeyen futbolcuların gönderilmesi ve en en önemlisi biraz antrenmanla çok daha iyi olacağımı iddia ettiğim Maldonado ve Josico ikilisinin hızla klüp dışına itilmesi yüzlerimizi güldürdü.

Türkiye'de alınabilecek en iyi Türk futbolcu Mehmet Topuz, Ankaraspor'un genç ve yetenekli olduğu söylenen futbolcusu Özer Hurmacı, Sivasspor'un savunmasında başarılı olan Bilica, Gaziantepspor'da genç yaşına rağmen kaptanlık bandını takmış Bekir transferleriyle umutlarımız yeşerdi...

Son olarak da 2 adet Brezilyalı ile kadro şenlendi. Bir tanesi Aurelio'dan sonra öksüz kalan; Selçuk ve Deniz'le kapatılmaya çalışılmış ( diğer 2 mahlukatı saymıyorum, onlar futbolcu değildi ), Emre'nin geçen yıl harap ve bitap düşmesine neden olmuş orta sahanın göbeğine, bir tanesi de yıllardır gerçek anlamda bir yeteneğin oynamadığı sol açığa alındı.

Hiçbir hazırlık maçını izlemediğimden, dün akşam benim için heyecan vericiydi. Futbola geri dönecektim...

Kadro geçen yıla çok benziyordu. Maç başladıktan sonra Honved'in bir rakip olarak görülemeyeceği çok netti... Sonuç Fenerbahçe'nin lehine 5-1 gibi farklı bir skorla bitti...

Öncelikle beğendiğim futbolculardan bahsetmek istiyorum:

Emre : Geçen yılın sonlarında başlayan çıkışını 3 sene sonra ilk kez katıldığı hazırlık kampında da sürdürmüş ve dünkü maçta tam anlamıyla eski Emre olmuş gibiydi. Özellikle Güiza'ya attırdığı golde, sonunda birileri pres yapıyor diye sevindirdi. Bu senenin en iyi ismi olacağına eminim...

Güiza : Kalitesinden şüphemiz yoktu, çok gol kaçırdığı için eleştiriyorduk. Uyum sürecini geçen yılın sonlarında atmıştı. Yaz döneminde iyice havaya girmiş, Daum'un ona gösterdiği saygı ve inanç sayesinde dün akşam 3 gol atıp bu sene gol krallığında önemli bir yeri olabileceğini gösterdi, umarım beni mahçup etmez.

Kazım : Uğur'un yeteneksiz tutarsızlığına karşın, Kazım yetenekli bir tutarsız. Dün Gökhan Gönül'le uyumu sonucunda ortaya keyifli bir sağ kanat çıkardı. İçindeki Brezilyalı'yı tembellikle değil futbolla gösterirse, Mehmet Topuz ve Deivid ikilisi için zor bir dönem olabilir.

Gökhan Gönül : Şampiyonlar Ligi'nde yaratıığı mucizeden sonra bir düşüş yaşamıştı ama dün akşam oynadığı futbolla eski haline döndüğünü gösterdi. Özlemişiz...

Dos santos, Deivid, Cristian, Önder, Bilica, Volkan, Mehmet Topuz için çok birşey söyleyemiyorum. Maça çok fazla katkıları olamadı. Carlos'un attığı gol sonrası sakatlanması talihsizdi fakat Dos santos'la birbirlerinin boşluklarını doldurmaları sol kanatta umut verdi.

Gelelim Fenerbahçe'nin kaptanına... Yıllarca Türkiye Lig'indeki zayıf rakipler karşısında şov yapan, Avrupa'da çok varlık gösteremeyen, Dünya futbolunda artık benzer işi yapan futbolcunun pek kalmadığı, zaten yavaş ve ağır oynayan Fenerbahçe'de hiçbir zaman "e sen de koş" diyemememizden faydalanarak artık iyice koşmayan, kalitesinden şüphemizin olmadığı ama gelecekte kendini yedek kulübesinde görecek Alex de Souza...

Alex, Fenerbahçe tarihinin en önemli futbolcuları arasındadır. Yıllar önce AMC mantığının yaygın olduğu zamanlarda çok iş yapmış, Aurelio'nun köle olarak çalıştığı orta sahaya güvendiği için asla geri dönmeyen ve pres yapmayan bir yapıya sahip Alex bu sene takıma zarar verecek. Kısır döngü maçlarda veya rahat kazanılacak maçlarda Alex sahaya sürülebilir ve maçı çevirebilir, şüphesiz... Yalnız bütün takım deliler gibi koşarken, önünden top geçen Alex'in ayağını dahi uzatmaması ona verilen krediyi çabuk tüketir. Artık Alex'ten koşması beklenemez. Tarzı bu değil, bu yüzden 65-70. dakikalarda kondisyonu tükenen takımlara karşı şov yapması beklenebilir. Bu radikal kararı Daum'dan başkası da alamaz gibi gözüküyor. Umarım zarar vermeden, Alex sevgimiz sürerken bu karar alınır.

Fenerbahçe'yi takım olarak değerlendirirsek, geçen yıl başındaki hoca kadar hızlı koşabilen bir takım görüntüsünden çıkmış, Almanya futbolunun kesmediği, Köln'de biraz olsun canı sıkılmış ve ciddi hedefleri olan bir kulübe gelmesi nedeniyle hırsına hırs katmış, kendini "evimin oturma odasındayım" diyebilecek kadar Türkiye'ye hazırlamış bir Daum takımı haline gelmiş. Bir artı durum daha var ki, Daum'un yıllardır can yoldaşı olan Roland Koch (psikopatı). Artık 90+19'da bile takımın koşacağından şüphemiz yok.

Bu sene güzel bir Avrupa & Türkiye ligi macerası izleyeceğimizi umuyoruz...

Umutlar yemyeşil...

0 yorum:

Yorum Gönder