13 Mayıs 2009 Çarşamba

Amansız Olan Kazandı!...


Öncelikle Beşiktaş'ı tebrik ediyorum ( fazla amigo bulduğum, aklı evvel birinin "biz başka şey kastediyoruz, alınmayın" şeklinde hazırlamış olduğu t-shirte rağmen). Aslında yazılması gereken, anlatılması ve hatta ağlanması gereken çok şey vardı bugün sahada. 2008-2009 Fenerbahçe'sinin net bir görüntüsüydu bu... Şuan buraya da birçok şey yazılabilir fakat blogumuzun sezon sonu takım değerlendirmesinde bunlara yer vermeyi planlıyorum.

Günün tam anlamıyla tek bir cümleyle açıklaması vardı reklamda olduğu gibi : Amansız Ol! Beşiktaş kanının son damlasına kadar savaştı... Fenerbahçe savunmasında önceleri zorunluluktan sonraları keyfi oynatılan Gökhan Gönül ve Lugano'nun iletişim problemleri, Fenerbahçe'nin hatta sahanın en iyisi olabilecek kadar iyi oynayan Emre'nin (şampiyonlar ligi kadrosuna dahi dahil edilmemiş, antrenmanlarda Aragones tarafından hakaretler yediği iddia edilen) Deniz'le değişikliği, haftalardır sakat olan ve maç kondisyonu olmayan Alex 90 dk sahada kalması, Semih'in eski sempatik, 3 büyük takım kaptanlığına yakışan hareketlerinden formsuzluğu nedeniyle artık uzak kalması (ki tam bir Sabri olma yolunda gidiyor), geçen sene fazlasıyla yorulduğunu düşünerek bu sezon yatmayı tercih eden Deivid'in ve ciddi anlamda futbolunu sorguladığım Uğur Boral'ın formsuzluğu, Fenerbahçe gibi Türkiye'nin en önemli klüplerinden birinin hocasının "Beşiktaş'ı 3 kere yenmek zor olacak" gibi anlamsız, saçma, güvenden yoksun (ki sen kendine güvenmiyorsan takım nasıl güvensin?) açıklaması veya 26 yılın baskısını üzerimizde hissediyoruz gibi, önceden mağlubiyete hazırlanılmış bir açıklama vs vs Fenerbahçe'yi 1 yıl daha kupaya hasret bıraktı.

Kim ne derse desin, kulübüne maddi desteği en büyük olan taraftar Fenerbahçe taraftarıdır. Gelin görün ki, bu paranın akışına güvenip sokağa savuran tek yönetim de Fenerbahçe yönetimidir. Belki de hayatımda ilk kez Fenerbahçe'nin kazanmamasını istedim bugün. Önceki yazımda da yazdığım gibi, kara tablo pembeye dönebilirdi...

Fenerbahçe bu sene hiçbir kupayı, hiçbir başarıyı, hiçbir övgüyü haketmemiştir. Aziz Yıldırım sahilde kumdan kale yapan bir çocuk gibi davranmaktadır. Yıllarca uğraşıp kaleyi yapmış ve giderken de arkamdan kimse bunu oynayamasın diye ayağıyla ezmektedir. Bugün İzmir'de olan ve İstanbul'da bırakılan, Fenerbahçe kulübü tarafından, benim ve diğer taraftarların parasıyla maaşı ödenen herkese ( ne acıdır ki eski bir GS'lıyı bunun dışında bırakmak durumundayım, Emre Belözoğlu) payıma düşen miktarı haram ediyorum... 27. senede mumları üflemek üzere...

Not: Bugün birçok kişi Volkan Babacan'a kızabilir ama ben kızmadım. Eğer kupada bu kaleci oynuyosa finaline de bu kaleci çıkmalıdır. Hatasıyla, günahıyla, sevabıyla kalecimizdir. Bu maça kadar 2 gol yemiş bir kaleciyi oynatmamak zaten yanlıştır. Kalecilerin şanssız günleri olabilir, bugün onun için öyle bir gündü.


Ertan

0 yorum:

Yorum Gönder