6 Mayıs 2009 Çarşamba

Dünya'nın Bize Bıraktığı Miras - Safranbolu

Bu yazım Safranbolu, Karabük'te neler yediğimize neler yaptığımıza dair değil, bir kültür mirası olan Safranbolu üzerine olacak. Ne yaptığımızı merak edenler geyik sayfasında Öğünç'ün yazısından takip edebilirler yaşananları.


1994 yılında Unesco tarafından kültür mirası ilan edilen Safranbolu, şu an itibariyle Türkiye'nin 9. ve son kültür mirası konumunda (Hasankeyf için uğraşlar sürmekte ancak şu an itibariyle belirsiz.). 1994'ten itibaren sit alanı ilan edilen Safranbolu'da tarihsel yapıyı bozacak inşaatlara izin verilmemiş, arabaları çok zor durumlarda bırakmasına rağmen ara yollar olduğu gibi bırakılıp, değiştirilmemiş.

Evleri kıskanılacak kadar güzel Safranbolu'nun. Emekli olunca gelip burada, bir ev alıp yaşayayım dedirticek kadar güzel 20'li yaşlarındaki insanlara. Her yer yeşil; ormanı, ağacı, çayırıyla, nefes almayı zorunluluktan çıkartıp zevk haline getiren bir yer Safranbolu.


Güzel evleri ve yeşil oranının çok yüksek olmasının yanı sıra, sahip olduğu, görme şansı bulduğum diğer güzellikleri:

İncekaya Su Kemeri; Üzerinde yürümeye çalışırken adrenalini en üst düzeye çıkaran, uçurumun üzerine kurulmuş bir su kemeri. Yükseklik korkusu olmayanı bile korkutucak kadar yüksek ve ince bir alan, bir o kadar da güzel. Safranbolu'nun manzara olarak en güzel yeri.


Hıdırlık Tepesi: İçerisinde bir türbe bulunduran ve Safranbolu'nun merkezi konumundaki bu tepe üzerine yapılmış alan, en güzel şehir manzaralarının ve fotoğraflarının yakalanmasında baş rolü oynuyor, ayrıca ziyaretçiler tarafından hiç boş bırakılmıyor. Gözlemlediğim kadarıyla Safranbolu'nun en ilgi çeken yeri konumunda bulunuyor.


Hükümet Konağı: Hıdırlık tepesinden tüm heybetiyle görülebilen, şu anda müze olarak kullanılılan bu sarı konak, dışarıdan bakana veya içeride yapısını inceleyene zevk vermesine rağmen müze olarak beklentilerin çok altında kalıyor. Giriş ve üst katı bir müzenin olması gerekenden çok uzakta, 1-2 oda harici zorla doldurulmuş tadı veriyor. Alt katı ise bir korku filminden artmış buraya getirilmiş gibi duran balmumu mumyalarıyla, eski işletmelerin görünümü sağlanmaya çalışılmış, nispeten başarılı da olunmuş. Hemen yanında bulunan saat kulesi, üzerindeyken ne zaman kırılıcak acaba diye düşündüren merdivenleri ve dışarıya bakılamayan yapısıyla, dışarıdan bakmanın daha iyi olduğu başka bir tarihi yapı.


Tarihi Hapishane: Safranbolu'nun en büyük acısı, beni en üzen yeri, tarihi hapishane. Aslında tarihi hapishane kalmayalı çok olmuş, sağolsun cin fikirli bir girişimci yıllar önce mekanı restore ettirip cafe yapmış. Cafe Bişibişi ( Tarihi Hapishane) afişini gördüğümüzde eyvah sesi yükseldi grubumuzdan, ve sonrasında ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. İçeri girince hapishaneye dair hiçbir şey kalmadığını görüyoruz. Hep parantez içinde yazılan isimler ve girince masalar sandalyeler. Parantez içinde kütüphane yazan yerde bulunan üzerinde koğuş ağası yazan minik maket bir ranza, hapishaneye en yakın şey olarak göze çarpıyor. Üzülüyoruz tarihi hapishaneden çıkarken, neyseki diğer yerler korunmuş diye avunuyoruz.

Bunların haricinde, tüm heybeti ve kötü işletmesiyle Cinci Han (Cincan) , huzur veren çay bahçeleri,Havuzlu Asmazlar Konağı ve nice büyüleyici konak ve evleriyle, gidilip görülmesi doyasıya sevilmesi gereken bir miras, Safranbolu.

1 yorum:

B.TURANLI dedi ki...

Türkiye'nin en bilinen şehirlerinden biri olan Karabük'ün ilçesi Safranbolu, seçilmiş cümlelerle çok iyi tasvir edilmiş.Kısa, öz ve net. :)Safranbolu hakkında daha detaylı bilgilere sahip oldum.

Yazılarınızın daim olması dileğiyle..
Burcu.

Yorum Gönder