26 Nisan 2009 Pazar

Hacıvat, Karagöz Öldürülmeseydi Keşke..

Uzun zamandır fırsat bulup izleyemediğim "Hacıvat Karagöz Neden Öldürüldü?" filmini geçen cuma izledim. Türkiye'nin yeni döneminin en iyi aktörü ve aktristi olarak gördüğüm Haluk Bilginer ve Şebnem Dönmez'in olması ve diğer oyuncularında hep başarılı isimler olması yüksek bir beklentiye sahip olmamın yolunu açtı.

Buradan sonra yazacaklarımı filmi henüz izlememiş olanların okumamasını tavsiye ederim.

Film aslında günümüz Türkiye'sine bir ayna tutuyor. Ne kadar düzenbaz, yozlaşmış, kaypak adam varsa; yükselirken, baş tacı edilirken, doğruları söyleyenler, birşeyler katanlar, aslında baş tacı edilmesi gerekenler, her yerden kovuluyorlar, kimi zaman zindanlara atılıyorlar. Açıkçası kötü adam rolünü Güven Kıraç'ta hakkını vererek oynamış, her an nefret ettim kendisinden film süresince. Film 135 dakika sürüyor ki biraz uzun kaçmış, öff geç artık buraları die düşündüğüm anlar oldu, 110-115 dakika arasında tutulsa ideal olurmuş.

Filmin sonu ise adından belli aslında ki zaten kötü sonları kaldıramayan biri olduğumdan bu kadar bekledim izlemek için. Filmin sonuna doğru gelirken o son gösteri sahnesinde, Karagöz'ün, Ayşe Hatun'a elini uzatması ve gölgede ellerinin kavuşması sahnesi, bir Türk filminde gördüğüm en iyi sahneydi. O kadar dolu bir sahneydi ki ve bir o kadar da saftı. Orada kapayıp filmi, öyle bitmiş gibi davranmayı istedim, en mutlu son olabilirdi. Ama kapamıyıp sonrasında olan olayları malumun ilanı gibi oturup izledim ve tabiki de içim burkuldu.

Film Türk sineması açısından mutluluk vericiydi. Mekanlar, kostümler, oyunculuklar hepsi çok başarılıydı. Filmin aslında vermek istediği mesaj, film sırasında ve sonunda çalan şarkının sözlerinde gizliydi.

Sen sana ne sanırsan ayruğu da ona san
Dört kitabın manası budur eğer var ise..

0 yorum:

Yorum Gönder